Piraziz İlçesindeki Tarihi Eserler
Piraziz ilçesi, eski eserler bakımından pek zengin sayılmasa da, kalesi, konakları, dinî nitelikli bazı eserleriyle hatırı sayılır düzeydedir. Bu eserlerden bazıları geçen yüzyıllara rağmen halen orijinal özelliklerini korumaktadır. Doğal güzelliğin içinde adeta saklı duran söz konusu tarihi varlıklarımız hakkında elde edilen bilgileri kısaca aktarabiliriz:
Bendehor (Mendehorya) Kalesi
Bendehor kalesinin antik dönemden kalma olup olmadığı ve bu adın ne anlama geldiği konusunda tarihçiler arasında tam bir mutabakat oluşmamıştır. Piraziz’de en eski iskân yeri olan ve bölgenin Türkler tarafından fethinden önceki tarihlerde yapıldığı anlaşılan Bendehor Kalesi, şimdiki Kaleyanı veya Ayıkaşı adlı mahallenin bulunduğu yerdedir.
Tıpkı Bulancak ilçesindeki Öksün Kalesi, Espiye’deki Andoz Kalesi gibi burası da Çepni beyleri yöreyi ele geçirdikleri sırada ahalisi Hıristiyan olan küçük bir istihkâmdı, palanka idi. Muhtemelen halkın bağlılık bildirmesi ile barış yoluyla elde edilmiş ve içindeki gayrimüslim unsurlar yerlerinde kalmıştı. Burada 1455′de 24 erkek mükellefin oturduğu ve bunlardan 1.868 akçe vergi alındığı ifade edilmiştir. Gayrimüslimler arasında bulunan Murat, Tekir ve Sevinç gibi Türkçe isimler, Hıristiyan Türklerin bölgede İslam öncesindeki varlığını akla getirmektedir.
1455 ve 1485 yıllarında yapılmış olan vergi kayıtlarında, Kepsil, Elmalu, Kırık, Bozat nahiyeleri ve hatta Piraziz çevresinde gayrimüslimlerin yaşadığı Öksün ile birlikte ikinci iskân yeri olan Bendehor’un, merkez niteliği taşıdığını söylemek mümkündür. Nitekim 1455′de Piraziz yöresini kısmen kapsayan sekiz köylük Davut Kethüda Bölüğü, Kovanlık yöresine tekabül eden beş köylük Elmalı Divanı ve Gülyalı yöresini kapsayan Ebülhayr Kethüda Bölüğü malî açıdan buraya bağlı kaydedilmiştir. Vergi defterleri Bendehor Kalesi’ndeki görevliler konusunda ise sessizdir. Nitekim bu konuda sadece 1547 tarihli defterde Abdullah oğlu Mustafa adlı bir kişi merdan-ı kal’a imlasıyla kaydedilmiştir. Bu durum kalenin Osmanlı döneminde askerî niteliğinin zayıfladığını göstermektedir.
Gerek ihtidaî faaliyetlerle ve gerekse göçler neticesinde Bendehor’un, zaman içinde Türkleştiği anlaşılmaktadır. Nitekim 1530 yılı kayıtlarında köyde 25′i yetişkin bekâr erkek, 77′si çiftçi hanesi olmak üzere toplam 102 Müslüman vergi mükellefinden söz edilmiştir. 1547 tarihinde Bendehor’da 86, 1613 yılında ise 91 Müslüman vergi yükümlüsünün kaydı yapılmıştır. Müslüman mükelleflerden bazılarının baba adlarının Todoros, Nikita, Yorgi ve Kostantin tarzında yazılmış olması, Bendehor kalesi sakinlerinin ihtida yoluyla Müslüman olduğunu göstermektedir. 1607 tarihli bir belgede Şeyhli köyü yakınlarında, güvenlik için bir palanka yapılmasına izin verildiği bildirilmektedir. Bu yapının Bendehor olduğu, eskiyen kalenin yeniden ihya edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Bu tarihten 19.yüzyıla kadar, Bendehor kalesinin de içinde bulunduğu yörenin tarihine ışık tutacak fazla kaynak yoktur. Buna rağmen sahilde kent oluşumunun gerçekleşmeye başladığı 19.yüzyılın ikinci yarısına kadar bölgenin genel olarak köy yerleşimi ile tarihi süreci tamamladığını söyleyebiliriz. Bu süreç içinde, Abdal iskelesini gözetleyen işlevinden başka Bendehor kalesinin statüsünü ortaya koyacak verilerden ise yoksunuz.
Piraziz ilçesinin çekirdeğini oluşturan Bendehor Kale/köyünün merkezî fonksiyonunu iyice yitirdiğini, nüfus potansiyelinin giderek sahilde Abdal İskelesi ve Cuma cami etrafında artış gösterdiğini söyleyebiliriz.
Şeyh İdris Tekkesi ve Türbesi
Bölgenin Türk yerleşimine açılması sırasında Türkmen gruplar içinde buraya geldiği anlaşılan Şeyh İdris’in 1399′da vefat ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu günkü Şeyhli Mahallesinde bulunan tekkenin bu tarihe yakın bir zamanda yapıldığı söylenebilir. Halk arasında, şeyhin ormandan kestiği ağaçların geceleri geyikler tarafından tekkenin olduğu mekâna taşındığı, bu gün giriş kapınsın sağında ve solunda bulunan ağaç dilmelerin bu dönemden kalma olduğu mitolojik bir dille anlatılmaktadır.
Şeyh İdris Tekkesi ve TürbesiŞeyh İdris Tekkesi ve TürbesiŞeyh İdris Tekkesi ve Türbesi
2007′de restore edildiği bilinen tekke, geniş bir bahçe duvarı ile ihata edilmiş basit kare planlıdır. Giriş kapısının iki yanında yer alan ahşap malzemeden başka orijinal bir görüntü taşımamaktadır.
Şeyh İdris ve muhtemelen oğlu Ali Şeyh ile torunu İdris Şeyh’in de mezarını içine alan türbe ise Gökçeali köyündedir. Türbenin ilk olarak ne zaman yapıldığı, Şeyh İdris’in vefat ettiği 1399 yılında mezarı üzerine bir türbe binasının yapılıp yapılmadığı konusunda şimdilik bilgi yoktur. 2004′de gerçekleştirilen yenilemeden önceki kâgir türbe binasının, 1980′li yıllarda çatısının değiştirildiği, bakır kaplama yapıldığı bilinmektedir.
Pir Aziz Türbesi
Halk arasında Şeyh İdris’in iki mollasından biri olduğu rivayet edilen Pir Aziz, aynı zamanda ilçeye adını vermiş olan önemli bir şahsiyettir. Onun Şeyh İdris ile manevî bağı konusunda elde somut bir veri yoktur. 1455′de o zamanki adı Küçük Musa olan köyde oturan İbrahim oğlu Pir Aziz, civar köylerin vergisini toplamak ve Osmanlı ordusuna bağlı olarak bir grup askeri beslemekle görevli bir beydir. Oturduğu köye daha sonraki tarihlerde beylik merkezi anlamında Nefs-i Piraziz denildiği anlaşılmaktadır. Bu köyde vefat eden Pir Aziz’in türbesinin yeri halk tarafından bilinmekte iken 1950′li yıllarda briket bir duvarla çevrildiği, 1974 yılında da İzzet Aydın tarafından türbe binasının beton olarak yaptırıldığı bilinmektedir.
Tiralizade Hasan Bey Konağı
Tiralizade Hasan Bey Konağı, Piraziz kasabası içinde tarihçe en eski eser sayılır. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde 1906-1908 yılları arasında yapılmış olan bu eser, konak yaşamını yansıtması ve mimarî özellikleri bakımından Karadeniz Bölgesi’nde eşine az rastlanır sivil mimarlık örneğidir.
Piraziz kasabasının ortaya çıkmasında iskele ve cami ile birlikte rol oynamış olan bu yapının mimarîde yerel özellikler yansıttığı kabul edilir. Bodrum üzerinde iki katlı olan binanın geniş bir avlusu vardır. Bina içinde Tiralizadelere ait eşyalar ve mobilyalar dikkat çeker. Ayrıca aileden kalma özel bir kütüphane bulunmaktadır.
Konağın kenar pencereli, taş söveli, iki kanatlı cümle kapısı, yine iki kanatlı ve ızgara şeklinde tepe pencereli oda kapıları, Giresun evi özelliği gösterir. Ancak cümle kapısı Giresun evlerinden farklı olarak demirden yapılmıştır. Kırma çatı olan üst örtüsü sac kaplıdır. Konağın ön cephe düzenlemesine bakıldığında dört sıra pencereli ve taş kolonla taşınan balkonuyla Giresun evi özelliği göstermesine rağmen köşe ve kat silmeleri, kapı ve pencere söveleri, saçakları barok ve rokoko üsluplu süslemeleri ile Giresun evlerinden belirgin bir şekilde ayrılır.
Eren Merkez (Abdal) Camii
Bugün Piraziz şehrinin çekirdeğini teşkil eden Eren Mahallesi içinde ibadete açık olan eski caminin tarihte çeşitli adlar ile anıldığı anlaşılmaktadır. İlk yapıldığı yıllarda, hayrât sahibini adıyla Tirali Camii, daha sonra kasabanın merkezinde bulunması dolayısıyla Abdal Camii veya hafta pazarına izafeten de halk arasında, İskele Pazarı Camii şeklinde anıldığı bilinmektedir.
Tarih içindeki fonksiyonuyla etrafında bir şehrin kuruluşuna vesile olan bu caminin yöre eşrafından Tiralizâde Ali Efendi tarafından 1869′da yapımının tamamlandığı, 1870 yılında da Cuma namazları kıldırabilecek kadrolu bir imam tayin edildiği anlaşılmaktadır. Cami ve civarı bu tarihte Mendehor (Bendehor) köyüne bağlıdır. Geçen zaman içinde tamirat ve ilaveler nedeniyle cami içinde orijinal bir kalıntı bırakılmamıştır.